İstanbul’daki işimden ayrıldıktan sonra Balkan gezisine çıkmaya karar vermiştim.Bosna-Hersek’ten başlayıp Karadağ sonra Sırbistan ,Kosova veya Arnavutluk … yani sadece başlangıç yeri belli , yönü belli olmayan bir yolculuk ; tamamen spontane…
Guča Trumpet Festival ‘ini ilk olarak Saraybosna’da hostelde tanıştığım bir kızdan duymuştum.İlk başta fazla ilgilenmedim çünkü müzik aletleriyle pek aram yoktur.Daha sonraki günlerde iki İtalyan bisikletçinin Guca festivaline gideceğini öğrendim.Hımm , bu kadar bahsedilen bir festivale gitmeden olmaz diye düşündüm.
Karadağ’dan sonra direk festivalin yapılacağı Guča kasabasına geçtim.Bu festival hakkında en ufak bir fikrim yoktu , ne beklediğimi de bilmiyordum belki Balkan müzikleri , eğlence , dans , diğer gezginlerle tanışmaktı amacım… Guca’ya geldiğim zaman hayatımın en iyi festivalini geçireceğim ve bir hafta boyunca her duyguyu yaşacağımı bilmiyordum.
Bir festival düşünün ki ; sadece 3 saat uykuya zamanınız var ve geri kalan zaman tamamen Balkan müzikleri ,davullar , trompetler , eğlence , dans , rakija (balkanlarda özellikle Sırbistan’ın milli içkisi) , arkadaşlıklar ve işin ilginç tarafı normalde vücudunuzun bu tempoya uyum sağlaması imkansız gibi gözükürken , festivalde vücudunuz adeta evrim geçiriyor… Son günüde Goran Bregoviç’le bitirmekte cabası…
Festivalde sadece yeme ve içmeye para veriyoruz , çünkü konaklama kamp şeklinde ve Couchsurfing (http://www.couchsurfing.org) den Miroslav , bu festival için kamp organizasyonu oluşturmuş (Planet Paprika Camp), hatta çadırı olmayanlara ücretsiz çadırda hazırlamış.Tam 250 kişi , Avrupanın heryerinden hatta Meksika’dan bile insanlar vardı bu kampta , ayrı bir festival bizim kampta yaşanıyordu…
Festivalin genel akışı ; sabah güneşle beraber 8:00 gibi çadırlarımızda kavrulmuş şekilde uyanıp , ya kahvaltı hazırlanıyor yada gölgede uyumaya devam ediliyor ; akşamüstüne kadar göl,nehir çevresinde takılınıyor.Aksamüstünden sonra içkiler içilmeye , trompet , davul , gitar , melodika , klarnet sesleri başlıyor , bazen Balkan bazen Türk müzikleri çalınıp dans edilmeye başlanılıyor ; kampta başlayan bu ateş kasabanın festival alanında konserlerle devam ediyor.Sonrasında herkes Trompet heykelinin orda toplanıp heykele tırmanma ,fotoğraf çektirme ; müzik gruplarının bahşiş almak için çılgınca çalışlarına şahit olup , sabah 5 ‘e kadar devam eden eğlenceyi bir sürü yeni tanıştığın insanla beraber günü bitirmiş oluyorsun…
Herkesi bu festivale gitmesini öneriyorum , çünkü bu tür bir festival Türkiye’de yada Batı Avrupa’da deneyimleyeceğinizi sanmıyorum.Üstelik bu kadar kalabalık ve karmaşık olmasına rağmen festival boyunca hiç bir kötü olay yaşanmadı.Festival genellikle Ağustos ayının başlarında Guca kasabasında oluyor.Ayrıca Pegasus’un 60 Euro ya İstanbul’dan Belgrad’a uçuşları var ve tabiki Balkanların en güzel yanı çoğu ülkede vizeye ihtiyacınızın olmaması…
EFE BERBEROĞLU
http://en.wikipedia.org/wiki/Gu%C4%8Da_Trumpet_Festival